Demokratikleşme Paketi
Geçtiğimiz günlerde açıklanan demokratikleşme paketi; statükoyu savunan, her şey eskisi gibi kalsın diyen bir azınlık dışında toplumun çoğunluğu tarafından eksik olmakla beraber olumlu karşılanmıştır. Açıklanan paket elbetteki bütün demokratik ve toplumsal sorunları çözecek kadar kapsamlı bir paket değildir.
Öğle görünüyor ki toplumun alevi, Kürt, Hristiyan azınlık katmanları açıklanan pakette beklentilerin karşılanmadığını yazılı görsel medya aracılığı ile açıkça dile getirdiler. Paketin eksik veya yetersiz olması düşüncesi makbul olmak ile beraber yinede hiç olmamasından iyidir.
Bana öyle geliyor ki bu paket bundan sonra yapılacak reformlar için sağlam bir alt yapı hazırlama amacına yönelmiştir. Daha doğrusu sanki bir mıntıka temizliği yapılmaktadır.
Toplumumuz şüphesiz ki çağdaş bir demokrasi ile yönetilmeye layık bir toplumdur. Bunu gerçekleştirmek içinde bir değil bir den fazla paketin açıklanması, çağdaş toplum yaratma yönündeki niyetimizi daha sağlamlaştırmak, amaca yönelmenin olmazsa olmasıdır. Ancak bu şekilde demokrasiyi toplumda kökleştirebiliriz. Paketteki bazı maddeler statükonun korunmasını, antidemokratik reflekslerin devam etmesini savunan çevrelere büyük bir darbe indirmiştir.
Mesela; Andımızın kaldırılması, başörtüsünün serbestleştirmesi ``X,Q,W`` kullanımını yasal hale gelmesi gibi andığımız bu yenilikler Milliyetçi ve Ulusalcı çevrelerde ilk başlarda adeta bir infial uyandırdı. Bu Çevrelere göre Ülke ve Toplum; Bu reformlar ile bölünmeye ve ayrışmaya biraz daha yaklaşmıştır. Bu Milliyetçi ve Ulusalcı çevrelerin en büyük endişeleri bundan ibarettir. Oysa ki bu çevrelerin anlamadığı şey bu reformlar ve yenilikler yapılmaz ise toplumun bölünüp ayrılacağıdır.
Günümüzün Modern dünyasında ayrışma ve bölünme ancak daha fazla demokrasi ile önlenebilir. Demokrasi iktidarı ile muhalefeti ile hepimize lazım olan bir şeydir.
Çoğunlukta kilerin, çoğunluğun çıkarlarından farklı çıkarları temsil eden azınlık haklarına saygısı yok ise demokrasi büyük bir ızdırap içindedir.
Demokratik düşünce biçimi yekvücut olma ile çeşitliliğin karşılıklı bir birilerine bağımlı olma bilincine dayanır. böyle bir bilinci biz toplumun her ferdi olarak hem yaşantımızda hem toplumda, hem devlette, hem sivil toplum kuruluşlarında ve hemde aile içinde gerçekleştirmez isek demokrasiye inanmaktan ve istemekten bahsedemeyiz. Ancak bu şekilde karşılıklı sevgi ve saygıyı toplumda daim kılabiliriz.
Karşılıklı sevgi ve saygı; Görmeyerek, duymayarak, inkar ederek ve bastırarak gerçekleştirilemez.
Bu vesile ile Başta Hilvanlı Hemşehrilerim olmak üzere Tüm İslam aleminin Kurban Bayramını kutlar, nice mutlu bayramlar dilerim.
Av. Ömer Faruk TUÇ